ONLAR EMPERYALİZME KARŞIYDILAR

ULUSAL ÖZGÜRLÜĞE SEVDALIYDILAR

Öyle olmak zorundaydılar;

Çünkü emperyalizmle mücadele bayrağını, onları cephe savaşlarında dize getiren Mustafa Kemal'den devraldılar...

Onların bütün derdi;

Sömürü düzenlerinin patronu olan vahşi kapitalizme ülkenin kapılarını kapatmaktı...

Onların bütün derdi;

Ülkesinde var olan yer-altı ve yerüstü bütün zenginliklere sahip çıkmaktı...

Onların bütün derdi;

Emperyalist ülkelerin önünde diz çöküp ve yalvarırcasına el-avuç açmamaktı...

Sermaye babalarına kul-köle olmamaktı..

Onlar böylesine bir felsefeye sahip oldukları içindir ki;

NATO denilen savaş örgütüne karşı çıktılar...

ABD'nin savaş donanması 6. Filoyu ulusal karasularımızda dolaşmaması için protesto eylemi yaptılar...

Hatta bu eylemde birçok ABD askerini Dolmabahçe rıhtımında denize attılar...

Velhasıl kerim...

Sözü uzatmayalım...

Yıl, 1969'lu yıllar;

Her ne hikmetse o yıllarda ABD'nin savaş donanması 6. Filo ülkemiz karasularında dolaşmasını çok fazla seviyor...

Bu tilkice ve sinsice dolaşımdan ise devrimci ve yurtsever gençler çok rahatsız oluyor...

Söz konusu 6. Filonun ülkemiz karasularında dolaşmaması için;

İzmir ve Trabzon'da devrimci gençler protesto gösterileri yapıyor...

Ve bu yapılan protestolardan da en çok ABD yanlıları ve gericiler rahatsız oluyor...

Hem de öylesine çok rahatsız oluyorlar ki:

16 Şubat İstanbul'da işçiler ve öğrencilerle birlikte yapılmak istenen '6. Filoyu Protesto' mitingi öncesi halkı galeyana getirici ve 'kanlı pazarı' yaratacak ön hazırlıklar yapıyorlar...

Örneğin halkın dini duygularından yararlanmak için;

14 Şubat Cuma günü kılınacak namazı fırsata dönüştürüyorlar...

Ve 'Bayrağa Saygı' mitingi düzenliyorlar...

Yani iki gün sonra 6. Filoyu protesto edecek olan devrimcilere saldırmanın ön hazırlıklarını yapıyorlar...

Devrimci öğrencilerin ve yurtsever işçilerin 16 Şubat Pazar günü yapacakları protesto eyleminin adı ise;

'Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü'

Bir başka pankartta ise şöyle yazıyor;

'Emperyalizme Karşı Mustafa Kemal Yürüyüşü'

Uzatmayalım;

Alınması gereken izinler alınıyor...

Beyazıt meydanında toplanıldıktan sonra yürüyüşe geçiliyor...

Sultanahmet, Sirkeci, Eminönü, Karaköy ve Dolmabahçe üzerinden Taksim'e ulaşana kadar yol-boyu şu pankartlar taşınıyor ve şu sloganlar atılıyor;

"6.Filo Defol"

"Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü"

"Köylüye Toprak Yok-Amerikan Üslerine Toprak Çok"

"Karasularımız Bizimdir Amerika'nın Değil'

"6. Filo Kimin Bekçisisin"

"Emek Bizden, Yemek Sizden"

"Köylüye Toprak, Herkese İş"

"Zam, Zam, Zam Ucuzluk Ne Zaman"

"Alın Teri Bizden Yan Gelip Yatmak Sizden"

"Geldikleri Gibi Gidecekler" sloganları ellerinde ve dillerinde Taksim'e ulaşırlar...

Ulaşırlar ulaşmasına da;

Amerikan sevdalıları ve gerici din tüccarları pusuda bekliyor...

Ve bir gurup yürüyüşçü Taksim alanına çıkar-çıkmaz, gerici güruh polis çemberini kolayca yarıp içeriye giriyor...

Ve girerken alanda bulunan halkı galeyana getirmek için tekbirler eşliğinde şu sloganları atıyor;

"Komünistlere Ölüm"

"Kahrolsun Komünistler"

"Kızıllara Ölüm"

"Ya Tam Susturacağız, Ya Kan Kusturacağız" sloganları atarak halkı galeyana getiriyorlardı...

Ve gözü kararmış güruhlar;

Sağa-sola bombalar atıyorlar, kurşun yağdırıyorlar ve önlerine kim çıkarsa bıçaklayıp yaralıyorlardı..

Ve yaşanan bu olayda;

Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan isimli gençler öldürülüyor...

Yüzün üzerinde insanda ağır bir şekilde yaralanıyordu...

Ve bu 16 Şubat tarihide arşivlere 'Kanlı Pazar' olarak geçiyordu...

Özetlersek;

Ve bu eylem sürecinde devrimcilere karşı yukarıdaki sloganları atanların içinde -daha sonra herkesin tanıdığı- kimler mi vardı?

(Nezaketen isimlerini söylemiyorum;)

Bu Amerikan yanlı slogan atanlardan:

Bazıları başımıza 'başbakan' oluverdi...

Bazıları cumhurbaşkanı koltuğuna oturuverdi...

Bazıları ise TBMM Başkanlığı gömleğini giyiverdi..

(Diğer koltuk sahibi olanların sayısı çok olduğu için yazmaya gerek yok)

Başta ABD emperyalizmi olma üzere;

Devrimcilerin, yurtseverlerin verdiği bu mücadeleyi yadırgayan ve küçümseyenlere karşı devrimci gençler ne cevap veriyordu acaba?

Devrimci gençler yayınladıkları bildiride şöyle diyorlar;

"Amerika'nın sınırı Kars'tan başlar diyen bir başkanın ülkesinin askerlerine alkış mı tutsaydık?

"Türkiye'de istediği düzeni kurmak için -200 aydın verin yeter- diyen Amerikan diplomatının bu isteğine uygun mu olmalıydık?"

"Açık denizlerde aylarca kaldıktan sonra cinsel bunalımlarını gidermek için gelen kişileri, Amerikan genelevleri biçiminde çalışan otellere taşıyan komisyoncular mı olsaydık?"

"Kendi ülkesinde yaşayan zencilere insanlık hakkı tanımayanların askerlerine çiçek mi verseydik?"

"İnsan haklarından ve barıştan söz eden liderleri, kurşunla susturan ülkenin askerlerine selama mı dursaydık?"

"Doğal kaynaklarımızdan sömürdükleri, İstanbul sokaklarında dolaşan askerlerinden dilenerek mi geri alsaydık?"

"Daha dün Kıbrıs olayında karşımıza çıkanlara sevgi gösterisinde mi bulunsaydık?" diyorlar...

Yanlış mı düşünüyorlar?

Yanlış düşünmüyorlarsa;

Neden yurtsever ve devrimci düşünceye sahip olanlara saldırıyorlar?

Üzerinde düşünülmesi gereken en önemli soru da şu;

Kamusal çıkarları ön planda tutan yurtseverler ve devrimciler bir baltaya sap olamazken, nasıl oluyor da bu Amerikan sevdalılar ve emperyalizme göbekten bağlı olanlar, en yüksek yönetsel mevkilere kadar çıkabiliyorlar?

Buyurun;

Şimdi söz sırası sizin...