Çin asıllı Amerikalı bir yazar olan doktor Tess Gerritsen, Kaliforniya Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Stanford Üniversitesi'nde antropoloji konusunda lisans yapmıştır.

Aldığı tıp eğitimini polisiye-gerilim türündeki eserlerinde mükemmel biçimde işleyen yazar, büyük başarılara imza atmıştır.

Dr. Gerritsen’in okuduğum ilk kitabı olan “Ruh Koleksiyoncusu” için genel değerlendirmem şu şekilde oldu.

Hikaye, kitabın başında bir müzenin bodrum katında iki bin yıllık olduğu zannedilen bir mumyanın bulunması ile başlıyor.

Bu mumyanın tam yaşının ve cinsiyetinin belirlenmesi için BT (bilgisayarlı tomogrofi)’ye ihtiyaç duyuluyor. Çekilen BT sonucunda baldır kısımında bir metal nesne görülüyor.

Yapılan inceleme neticesinde mumyanın baldırında bulunan nesnenin bir kurşun olduğu ortaya çıkıyor.

Adli tıp uzmanı Maura’nın mumya üzerinde yaptığı otopsi şaşırtıcı biçimde bunun yakın tarihte işlenmiş bir cinayet olduğunu ortaya çıkarıyor.

Tüm bu detaylar ışığında arkeoloji ve mumyalama konusunda uzman bir katil ile karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.

Rizzoli ve ekibi çıkmaz bir sokağın içerisinde cevaplar arayacaklardır.

Müzede görev yapan Josephine ve Robinson isimli personeller olaylar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemezler.

Müzede daha detaylı arama yapan polis ekiplerinin bir kafa tası daha bulması ile olay daha gizemli bir hal alır.

Josephine, artık geçmişiyle yüzleşme vaktinin geldiğinin farkındadır.

Ustaca kurgulanan öyküsü ile her sayfasında okuyucuyu daha da heyecanlandırmayı başaran, Tess Gerritsen’in “Ruh Koleksiyoncusu” isimli kitabını beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum.