DİYANET; TASARRUFA MECBURUZ DİYOR

AMA KENDİ ÖNERİSİNE KENDİ UYMUYOR

Yapacağı toplantıyı;

En lüks otel ve tesislerde düzenliyor...

Tek kişilik konaklama ve gecelik ücreti 4 bin lira alan yataklardan yatıp-kalkıyor...

Eğer toplantıda yorulurlarsa sıkıntı yok;

Terliklerini veya takunyalarını çıkarır-çıkarmaz cumburlop Olimpik yüzme havuzuna atlıyorlar...

Daha da olmadı termal havuzda şifa bulmaya çalışıyorlar...

Eğer 'kese' yaptırmak istiyorlarsa;

Türk Hamamı bölümüne geçip bol köpükle keseleniyorlar...

Göbek taşına uzanıp -fırsat bu fırsat diyerek- bedenlerini boydan boya masaj yaptırıyorlar...

Yanlış anlaşmaya meydan vermemek için bu araya bir not düşmek isterim, o da şu;

Söz konusu tesislerde kadın ve erkekler bir arada 'Eğitim Görevlileri Değerlendirme Toplantısına' hep bir arada olsalar da, tesislerde ayrı ayrı bölümlerde hizmet alıyorlar...

Geçelim...

Söz konusu tesis, Ankara-Kızılcahamam da olup, tesisin adı öyle zannettiğiniz gibi 'Helal' veya 'İslami' sıfat taşıyan otel ve tesislerden değil...

Diyanet İşleri Başkanlığının üç gün konakladığı ve toplantılarını yaptığı tesisin adı; THERMAL SPA& WELLNESS' isimli bir tesis...

Yani, tesislerin konforundan yararlananlar tepeden-tırnağa Müslim...

Tesislerin sahibi (isimden anladığımız kadarıyla) Gayri-Müslim...

'Bakanlık' değil 'başkanlık' olarak;

İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Bakanlığından bütçesi daha fazla olan Diyanet İşleri Başkanlığı sözünü ettiğimiz tesislerde 200 kişi olarak kalıyor...

Ve sadece bir geceliği 800 bin TL tutuyor. (Eski hesap milyar)

Peki bu Kızılcahamam toplantısının açılış konuşmasında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bakın ne diyor;

"İnsan yetiştirmek sarraf hassasiyeti gerektirir...

Altını tartarken o teraziyi nasıl tutuyorsa, hassasiyet bizlerde daha fazla olmalı...

Toplumun manevi hayatına rehberlik edecek kimselerin eğitimi çok özel. Bu din eğitimi olunca sorumluluğumuz daha da artıyor" diyor.

Eeeee?

E'si şu;

En tepede oturan sayın cumhurbaşkanımız;

"İtibardan tasarruf yapılmaz" deyip, ülkenin dört-bir yanına yazlık, kışlık saraylar yaptırıyor...

2024 yılında sarayın günlük harcaması;

Dakikada 23 bin TL...

Bir Saatte 1,4 milyon TL...

Ve 24 saatte 33.6 milyon TL olduğu söyleniyor...

Yani en küçük emekli aylığı üzerinden hesap edersek;

Sarayın bir günlük masrafı, 10 bin TL aylık alan emekliden 3 kat daha fazla harcama yaptığı görülüyor...

Ve bunun adına da hak-hukuk, adalet deniyor...

Sonrada kalkıp aynı Diyanet İşleri Başkanı, Cuma Hutbelerinde cemaate 'tasarruf' yapma çağrısında bulunuyor...

Güler misin, ağlar mısın?

"Amaan boş ver" deyip umursamaz mısın!?

Vallahi insanın iyiden iyiye kafası karışıyor...

Her neyse...

Özetlersek;

Sanırım 'İmamın dediğini yap, gittiği yoldan gitme' sözü hala geçerliliğini koruyor...

Her ne kadar kalkıp da;

"Komşusu açken, tok yatan bizden değildir" diye bol keseden atsalar da...

Öyle günahtan filan korktukları yok...

Bu sarıklı takımı lüks ve şatafatlı yaşamına devam edip gidiyor...

Son söz;

Bu toplum bütün bu eşitsizliklere, adaletsizliklere sebep olanların üzerine söz söyletmiyor ve toz kondurmuyor...