ADAM KUL HAKKI YİYORSA

DEVLET MALINI ÇALIYORSA

Ve;

Fütursuzca yetim hakkına el uzatıyorsa...

Alnı secdeden kalkmasa da...

Allah katına ulaşamazmış..."

Ben demiyorum;

Bu sözleri hatırı-sayılır bir din adamı söylüyor...

Hatta bu din adamı daha ileri gidiyor;

"Kabe'de yatsa ne yazar." diyor...

"Bir adam adil değilse..

Dürüst ve doğru bir insan değilse...

Onun secdesi Allah'a ulaşmaz..." diyor...

Ve verdiği vaaza şöyle devam ediyor;

'Doğru değilsek, bizim Müslümanlıkla ilgimiz yok.."

Müslümanlık doğruluk dinidir...

Bizi aldatan bizden değildir...

Peygamberimiz bu tip insanların namazını bile kılmamıştır." diyor...

Ve bütün bunlardan sonra insanın aklına ister-istemez abuk-sabuk acayip örnekler geliyor...

Ve insan aklına gelenleri ötelemek istese de öteleyemiyor...

Örneğin insanın aklına ister-istemez;

"Komşusu açken, tok yatan bizden değildir." sözü akla geliveriyor...

İnsanın gözlerinin önünden bir film şeridi gibi;

Şatafatlı hayat sürenlerle, çöpten yiyecek toplayanlar...

Sokak ve cadde aralarında 'Askıda Ekmek' arayanlar geçiveriyor...

Örneğin daha geçtiğimiz günlerde;

Diyanetin en tepe noktasında bulunun Diyanet İşleri Başkanının Kızılcahamam'da lüks bir otelde geceliği 4 bin liradan 200 kişinin konakladığı şatafatlı toplantılar aklımıza geliveriyor...

Milli gelir dağılımından;

En düşük emekli aylığı olan ve aylığı 10 bin lira olan üç emeklinin toplam aylığı 30 bin lirayı geçmezken, insanın aklına sarayın günlük harcamasının 33,6 bin lirayla üç emeklinin aylığından daha fazla olduğu insanı ister-istemez düşündürüyor...

Diğer yandan;

Yandaşlara peşkeş çekilen ihaleler...

Su'dan ucuz satılan dağlar ve dereler...

Seçim sürecinde hazine parasından dağıtılan hediyeler...

Kısacası, kamunun ortak kasasını delik-deşik edenler...

Acaba bu Müslümanlık ve günah kategorilerine giriyorlar mı?

İnanın ben en çok bunu merak ediyorum...

Kusura bakmayın...

Yine ağzım-gözüm derken söz fazla uzadı...

Bu yürekli 'din adamının' kim olduğunu bir türlü söyleyemedik...

Sohbetini yapmak istediğimiz bu din adamı;

Geçtiğimiz Cuma vaaz veren Kırşehir Müftü Yardımcısı...

Adı; Adnan Zeki BIYIK...

Kimseleri kırıp incitmeden...

Kimseyi dışlayıp ürkütmeden...

Nefretin değil, adaletin, dürüstlüğün ön planda olması üzerine yapılan bu 'vaaz' bir anda sosyal medya da dolaşmaya başlıyor...

Ve "Din adamı dediğin işte böyle olur." diye milyonlarca 'beğeni' topluyor...

Ve sözünü ettiğimiz bu din adamı ki;

Bir zamanlar Atatürk'ün azılı düşmanı olan -kırmızı kavuklu- Kadir Mısırlı için de sözünü hiç esirgemiyor...

Bu herifçioğlu için "İngiliz ajanı, ruhsuz" ifadesi kullanıyor...

Özetlersek;

Kimileri eşitsizliği, şatafatlı hayatı meşru ve helal sayarken...

Haramı-helali bir tarafa bırakıp, milleti acımasızca tepeden-tırnağa soyarken...

Sayıları azda olsa, kimileri bu yaşanan kirli dünyaya karşı çıkıyor...

Tıpkı;

Kırşehir Müftü yardımcısı Adnan Zeki BIYIK'IN, korkusuzca ortaya çıkıp, söylenmesi gerekenleri söylediği gibi...

Son söz;

Umarım doğruları konuştu diye dokuz köyden kovmazlar...

'Bunları söylemek sana mı kaldı?" diye başını bir iş açmazlar...

Bu konuda siz ne düşünürsünüz bilemem...

Buyurun, zaten söz sırası sizin...

Diyecekleriniz varsa, sizde deyiverin...