ACIMASIZ OLSADA HAYAT

BU HİÇ OLMADI BE TALAT

İçim daralıyor...

Gizemli bir sıkıntı...

Neyin nesidir bilmiyorum...

Derken cep telefonum çalıyor...

Uzanıp elime alıyorum..

Ekranına bakıyorum;

Arayan Mehmet Karaosman...

Yani, Talat'ın kadim dostu, yol arkadaşı...

Cep telefonumun ses alıcısını açıyorum;

"Duydun mu Hocam?" diyor...

(Ses tellerinde sözcükler titriyor;

Neyi duydum mu?" diyorum..

"Talat, hayatını kaybetmiş" diyor...

Bu kez ben titrek bir sesle soruyorum;

"Ne zaman? diyorum...

"Bugün kaybetmiş" diyor Talat'ın kadim dostu...

Devrimci yoldaşı...

Mahpushane arkadaşı Mehmet Karaosman...

Ve spontane bir şekilde;

Bu kez ben "Vay be!" diye iç geçiriyorum..

Ve birdenbire yılların gerisine gidiyorum...

Cumhuriyetin 50.yılı olan 1973 yılında;

Onu bağlamasıyla birlikte türkü söylemek için sahneye çıkarıyorum...

(İkinci görselde arka planda beyaz elbisesiyle görünen genç)

Adı; Talat Yaylamıştı...

Dereli İlçesinin Taşlıca köyündendi...

Ve hatırı-sayılır bir ailedendi...

Meslek olarak yaptığı iş; Erkek Kuaförü idi...

Siyesi düşünce olarak;

Bir an önce toplumun düzlüğe çıkmasını isterdi..

Devrimci ve yurtseverdi...

Ve böylesine güzel özelliklere sahip olduğu içinde;

12 Eylül Faşist döneminde ödemesi gereken yurtseverlik faturasını fazlasıyla ödedi...

Hem de öylesine fazla ödedi ki;

Devrimcilere laik görülen Mahpushanelere girdi..

Hücrelere tıkılıp acımasız, işkencelerden geçirildi...

Ve o iz bırakan acıları beden saklayamadı;

Ne yazık ki bugün Talat Yaylamış da aramızdan ayrıldı..

Fiziki olarak sonsuzluğa doğru yol aldı...

Ve yine ilginç bir tesadüftür ki;

24 Ocak 1993 yılında kahpece öldürülen Uğur Mumcu gibi, Talat Yaylamış da arımızdan ayrılışının son veda törenini 24 Ocak günü Dereli-Taşlıca köyünden -öğlen namazıyla-birlikte yola çıkacak...

Ne denebilir ki;

Güle güle git güzel çocuk...

Güle güle git güzel insan...

Gittiği yer çiçek bahçelerin olsun...

Yıldızlar yoldaşı ve ışıklar içinde uyusun...