NASIL UNUTURUZ?

Bugünkü gibi aklımda;

Bundan tam 32 yıl önceydi...

Ve günlerden Perşembeydi...

Takvim yaprakları;

9 Ocak 1992 yılına gösteriyordu...

Fatsa-Çatalpınar Kıran Mahallesi İlkokulundayım.

(O tarihlerde Çatalpınar ilçe değildi)

Yani, başka bir ifadeyle sürgündeyim...

Kış kışlığını, soğuk soğukluğunu gösteriyordu...

Güneş ufuktan başını yeni yeni çıkarıyordu...

Sobayı yakmasan, insan adeta soğuktan donuyordu...

Uzatmayalım;

Tam odamın sobasını yakmayı düşünüyorum..

Ve odunları sobanın içine dolduruyorum...

Çırayı tutuşturup tam odunların arasına bırakırken;

"Hocam, sobayı yakma" diye bir ses duydum...

Sesin geldiği yere yöneldim;

Baktım ki 'sobayı yakma' diyen, mahalle muhtarımız Necati Eriş..

Ufak bir şaşkınlıkla ayağa kalktım...

Ben daha 'Neden Yakmayayım?' sorusunu sorma fırsatı vermeden;

"Başın sağ olsun hocam" deyince, babamı kaybettiğimi anladım...

Önce ayakta biraz donakaldım;

Sevgili muhtarım Necati Eriş "hadi hazırlan gidiyoruz" dedi...

Ve yarım-yamalak hazırlandıktan sonra birlikte Giresun'a hareket etmek için yola koyulduk...

Günlerden 9 Ocaktı;

'Toto Osman' unvanlı babam bu tarihte ebedi yolculuğuna çıktı...

Ve bugünkü tarihle;

Aramızdan ayrılalı tam 32 yıl oldu...

Aradan 32 yıl geçse de;

Hiç hasretini çekmez olur muyuz?

Elbette hasret doluyuz...

Herkesin sevdiği ve saygı duyduğu Toto Osman'ı unutabilir miyiz?

Aradan kaç yıl geçerse geçsin, elbette ki unutmuyoruz...

Ve inandığımız;

"Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil" felsefesine sahipliğimizle onun ölümsüzlüğünü sürdürmeye çalışıyoruz...

Hem de onun istediği gibi yol almaya çalışıyoruz...

Yani yaptığımız ömür yolculuğunu;

Kimsenin malına-mülküne göz koymadan sürdürüyoruz...

Hırsızlara, namussuzlara gücümüzün yettiği kadar 'yataklık' edip, göz yummuyoruz...

Zalimin ve güçlünün yanında değil, mazlumun yanında olmaya çalışıyoruz...

Toplumun ortak mutluluğunu, kendi mutluluğumuz sayıyoruz...

Kısacası;

Onu çok özlesek de...

Fiziki olarak aramızda görmesek de...

Yukarıda sıraladığımız ilkelerle, onu gittiği yerde huzur içinde yatmasını ve uyumasını istiyoruz...

Işıklar içinde yat babam...

Senin yüzünü kara çıkartmadık, çıkartmayacağız da...

Bu can bu tende olduğu sürece unutmayacağız da...