GEÇMİŞİ GEÇMİŞTE BIRAKALIM

2.YÜZYILA FARKLI BAŞLAYALIM

Geçmişten ders çıkarıp;

Yepyeni bir yolculuğa çıkalım…

Ve de dostu-düşmanı şaşırtalım…

Nasıl mı şaşırtacağız?

Vallahi bu sorunun yanıtını vermek hem çok zor…

Hem de çok kolay…

Bütün olay;

Sınıfsal farklılıkların farkına varmak..

Kim çalışıyor, kimler çalışmadan kazanıyor?

Kim. Kimi sömürüyor?

Kimler soygun düzenini sürdürmek istiyor?

Kim, kimi sırtında taşıyor?

Kim, kimin sırtından inmek istemiyor?

Hangi siyasi düşünce sömürüye ses çıkarmıyor?

Hangi siyasi düşünce sömürü ve soygun düzenine karşı çıkıyor?

En azından bu soruların karşılığı bulunursa;

Sanırım sözünü ettiğimiz yeni yolculuğa başlayabiliriz…

Ve de şaşırtmak istediklerimizi şaşırtabiliriz…

Ancak şaşırtabilmemiz içinde;

Dünyada ve ülkemizde gelişen olayları yakinen takip etmeliyiz…

Kendimizi TV Kanallarına ve elektronik aygıtlara teslim etmeyip;

Reyting peşinde koşan değil, doğru haber peşinde koşan nitelikli gazeteler okumalıyız…

Okuma-yazma yüzdesi tavan yaptığına göre;

Toplumsal konulara parmak basan kitapları okuyarak, okuma alışkanlığı kazanmalıyız…

‘Kitap okuma alışkanlığı’ demişken;

Ortak sözleşme olarak bildiğimiz ‘Anayasamızın’ ne yazıp-yazmadığını öğrenmek için, bu ülkenin üyesi olan her vatandaşın mutlaka ve mutlaka okuması gerekir diye düşünüyorum…

Öyle ya;

Mademki bu ülkenin bir vatandaşıyız…

Nasıl yönetilip-yönetilmediğimizin farkına varmalıyız…

Ona göre davranıp, ona göre Anayasamıza saygı duymalıyız…

Örneğin;

Demokrasiyi nasıl tarif etmiş?

Haklar ve özgürlük konusunda ne demiş?

Çalışma konularını ve sözleşmelerinde neler söylemiş?

Irk, dil, din, cins konusunda ve kanun önünde eşitliği nasıl tarif etmiş?

Vesaire, vesaire…

Kendini yöneten anayasayı bilmese gerekir diye düşünüyorum…

Ayrıca;

Emperyalizm neye denir?

‘Küresel Güç’ denilen şey, neyin nesidir?

Otoriter, Totaliter ve faşizme dayalı yönetim sistemi ne gibi bir sistemdir?

Demokratik sistemle arasındaki fark nedir? gibi sözlerin karşılığını ve ne anlama geldiğini de bilmeli ki, yürümek istediğimiz ‘yeni yolculuğu’ sağlam adımlarla yapabilelim…

Yani uzun sözün özü;

Cumhuriyetimizin 1. Yüzyılında yaşadığımız olumsuzlukları geride bırakacaksak…

Başladığımız 2. Yüzyıl yolculuğunu bilime ve yaşadığımız çağa göre yapacaksak…

Ve bu ülkenin bir yurttaşı olarak sorumluluk alacaksak;

Yaşadığımız dünyanın ve ülkemizin sorunlarını en yakından bilmek zorundayız…

Eğer böylesi bir ‘bilgi donanımına’ sahip olursak;

İşte o zaman düşündüğümüz Cumhuriyetin 2. Yüzyıl yolculuğunu başlatabiliriz…

Hele hele birde;

Kendi emeğimizin ‘efendisi’ olma bilincine varırsak…

Kimselere muhtaç olmamak için, tarlalarımızda kendi ‘imecemizi’ kurarsak..

Sanayi alanında emek sömürüsünü sonlandırıp, yaptığımız üretimde yönetsel olarak söz sahibi olursak…

İşte o zaman Cumhuriyetin 2. Yüzyıl yolculuğuna doğru adımlarla başladık diyebiliriz…

Özetlersek;

Cumhuriyetin 2. Yüzyıl yolculuğunu doğru-dürüst yapabilmemiz ve yürüyebilmemiz için, toplum olarak önce durduğumuz yeri tespit etmeliyiz…

Anayasamızın 10. Maddesi;

"Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” dese de…

Kimlerin ne kadar ‘eşit’ olup olmadığını bilmemiz gerekir diye düşünüyorum…

Ve şimdi de sözü sizlere bırakıyorum…

Kalın sağlıcakla…