AŞKIN ANATOMİSİ

YA DA GÜLMECESİ

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Bulancak Sanat Tiyatrosunun düzenlediği 22.ci Mürsel GÜLMEZ Tiyatro Etkinliklerinde seyrettiğimiz ikinci tiyatro oyunu;

Gümüşhane 'Yankı Kumpanya Tiyatrosunun' sahnelediği 'AŞKIN ANATOMİSİ' isimli romantik bir komedi oyunu idi...

Oyunun 'afiş kimliğini' belirtmeden önce, izlediğimiz oyunu bir cümleyle özetlersek;

"Genç oyuncuların ortaya koyduğu performans mükemmeldi..."

İzleyicilerin büyük bir zevkle izlediği 'Aşkın Anatomisi' oyununun 'Afiş Anatomisi' ise şöyleydi;

Tür; Romantik Komedi...

Yazarı; Mesut BUDAK

Sahneleyen; Yankı Kumpanya

Rol paylaşımları;

Mesut BUDAK

Buket KUTULU

Yusuf SARICAOĞLU

Deniz PİŞKİN

Işık ve Ses;

Yasin KARADENİZ

Dekor Uyarlama;

İlyas Mert ÇAĞLAR

Oyunda anlatılmak istenen konu;

Erkek egemen bir toplumda kadınların konumunu dile getirmeye çalışıyorlar...

Sosyoekonomik ve sosyokültürel farklılıklardan kaynaklanan çelişki ve paradoksu dile getiriyorlar...

Seyircilerini önce güldürüp ve güldürürken birlikte düşündürmek istercesine;

Tüketim kültürünün ortaya çıkardığı yozlaşmayı ve günden-güne nasıl çürüdüğünü anlatmaya çalışıyorlar...

Örneğin;

Günün modasına uyup bir işletmenin adını 'Yengenin Yeri' diye Türkçe bir isim vermişler...

Ve pişirilip satılan yemekler mahalli ürünlerden olmasına rağmen;

Bütün 'yemeklerin' isimlerini 'İtalyan, Fransız' mutfağında pişirilip satılan yemeklerin isimlerini vermişler...

Ve bu konuyu;

Öylesine güzel hicvediyorlar ki...

Öylesine güzel kara mizah yapıyorlar ki...

Hem güldürüyorlar...

Hem de güldürürken düşündürüyorlar...

Oynadıkları oyunun konusu;

Her ne kadar 'Aşkın Anatomisi' başlığını taşısa da...

Aşkı, ve sevdayı romantik bir dille anlatmaya çalışsalar da...

Salt romantik kadın-erkek ilişkileri anlatılmıyor...

Anlatılmak istenen konunun içerisine ilmik-ilmik dantel dokur gibi öylesine düşündürücü konular yerleştirilmiş ki;

Bir önceki komik repliğe kahkahalarla gülüyorsunuz...

Bir sonraki repliğin üzerinde uzun uzun düşünmek zorunda kalıyorsunuz...

Üstelik salt düşünmekle kalmıyorsunuz;

Çoktan unuttuğumuz konuları sahne üstündeki oyuncular bize yeniden bir-bir anımsatınca, yüzünüz kızarıyor ve utanıyorsunuz...

Örneğin;

Geleneksel hale dönüştürülmüş kadın cinayetlerini...

Irzına geçildikten sonra öldürülenleri...

Yurt çatısı altında tecavüz edilen körpeleri...

13 yaşında gelin edilenleri...

Tarikat sevdasına 6 yaşındaki körpe kızın 30 yaşındaki bir tarikatçıyla evlendirilmesini -oyun yoluyla- size tekrar anımsatıyorlarsa;

İnsanın yüzü nasıl kızarmaz ve üzerinde düşünmez olur!?

Uzun sözün özü;

Aşkın Anatomisi oyununda bu yaşanan olayları da 'hiciv yoluyla' bizlere tekrar anımsattı 'Yankı Kumpanyası' oyuncuları...

Ve yine örneğin;

Kadın-erkek eşitliğinin olabilmesi ve farkına varılabilmesi için, bu konuyu 'çocuk edinme ve doğurma' üzerinden salondaki seyirciyle birlikte -doğaçlama- oynayarak öylesine güzel anlattılar ve öylesine güzel hicvettiler ki, oynadıkları oyunu sanki seyircileriyle birlikte oynadılar...

Doğaçlama olarak salonla öylesine güzel diyalog kurdular ki;

Salondaki seyircilere sordukları soruları karşılıklı soru-yanıt şekline dönüştürerek adeta yeniden bir oyun yazdılar...

Yani;

Oynadıkları oyunu salondaki seyircilerle birlikte oynadılar...

Bol-bol kahkaha attırdılar...

Ve sonunda da hak ettikleri alkışı fazlasıyla aldılar...

Son söz;

Bakalım bu akşam izleyeceğimiz 'Olay Rusya'da Geçiyor' oyununda neler izleyeceğiz?

Yarın tekrar görüşmek üzere;

Şimdilik hoş ve esenlik içinde kalınız...