Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Benim kitap sevdiğimi bilenler;

Yazarsa, yazdığı kitabı imzalayıp adresime ulaştırıyorlar…

Ya da ziyaretime gelen dostlarsa;

Gelirken, okumadığım bir kitabı alıp hediye ediyorlar…

Sevinmiyor muyum?

Mutlu olmuyor muyum?

Sevinip, mutlu olmaz mıyım?

Bir benzetmeyle söylersem;

Mutluluktan adeta kanatlanıyorum…

Her neyse…

Konuyu daha fazla uzatmadan asıl mevzuuya girmek istiyorum…

Tanıyanlar zaten tanıyor da…

Tanımayanlar için söylersem;

Bulancaklı Müşerref Kaya diye genç bir yazarımız var…

Ne yalan söyleyeyim;

Bitip tükenmez enerjisine ve performansında hayranım…

Nasıl hayran olmayayım birader;

Kimi okur-yazar takımı kadınlar TV’lerde cinayet haberleri izlerken…

Kimi mürekkep yalamış kadınlar, TV’lerde yemek programları dinlerken…

Genç yazarımız Müşerref Kaya durmadan edebiyat mutfağında uğraşıp duruyor…

Şöyle ki;

Bir bakıyorsunuz, ya bir şiir kitabı yayınlanmış…

Ve bir bakıyorsunuz öyküsü gerçeklere dayanan hikayeleri ve romanları kitap vitrinlerinde çoktan yerini almış…

Müşerref Kayanın ilk şiirleri;

Öküz, Çınar ve Berfin Bahar yayınlanmış…

Şiir kitaplarından bir-iki örnek verecek olursak;

“Defterimde Acı Sesleri”

“Dünyanın Ortası Issızlık”

“Dünyanın Rıhtımında”

Ve “Şiiri Gezdirdim” isimli kitaplarının yanında bu son yıllarda da öykü ve roman kitapları piyasaya çıkmış olup, okuyan okuyucu kitabı okuyup bitirdiğinde, hemen sevdiği ve tanıdığı bin arkadaşına da tavsiye ediyor okuması için…

Öykü kitaplarından da bir-iki örnek verecek olursam;

“Devrim Çouckları”

“Doğuda Bir Mevsim”

“Kadın”

Umutların Bittiği Yolculuk” öykü kitapları şu sıralar çok revaçta olup, bayağı okuma reytingi yaptı…

Bu kitaplardan bende şu günlerde ‘Devrim Çocukları’ kitabını okudum..

Çok akıcı bir dille yazıldığını ve okurken insanı hiç yormadağını tüm samimiyetimle söyleyebilirim…

Hari derlen ya; “Bir solukta okudum” diye…

Bir solukta okumadım ama bir buçuk günde kitabı elimden bırakamadım…

Ne yalan söyleyeyim; Müşerref Kayanın güzel şiirler yazdığını biliyordum da…

Öykü ve roman tarzı şeyler yazdığını bilmiyordum…

“Şiir ve Destan yazanların öyküleri de bir o kadar güzel olur” derlerdi de pek inandıcı bulmazdım…

Şimdi Müşerref Kaya’nın yazdığı öykü kitaplarından da anlıyorum ki;

Duygularını en ritmik ve güzel şekilde dizelere döken genç yazarımız Müşerref Kaya aynı zamanda öykülerin ‘duygu bandında’ da şiir tadında yazıyor…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Okuduğum ‘Devrim Çocukları’ kitabının özetini sizlere anlatmaya kalksam, hiç yakışık almaz diye düşünüyorum…

Yazarımızın öyküde geçen isimleri gizil bir şekilde simgelediği gibi bende okuduğum öykünün sadece omurgası üzerinde bir betimleme yapmak istiyorum…

Devrim çocukları isimli kitap;

Daha çok 78 kuşağı devrimcilerinin Bulancak’ta yaptığı eylemleri…

Mitiglerde dile getirelen toplu talepleri…

Karşı tepki olarak, polislerin yaptığı tutuklamaları ve işkenceleri…

12 Eylül faşizminde yaşanhan acımasız felaketleri…

Devrimcilerin adresi olan cezaevleri ve hücrelerde çekilen eziyetleri vs..vs..

Bizatihi içinde yaşamış gibi (belkide yaşadı) dile getiriyor yazarımız Müşürref Kaya…

Hele hele kitabın bazı bölümlerinde;

Devrimciliği günlük moda takibi gibi kullanıp tüketenleri…

Zora gelince çözülen dönekleri…

Kendini kurtarmak için arkadaşını ihbar edenleri…

Revizyonistler ve Goşistleri o kadar güzel dile getirmiş ki Müşürref Kaya…

Onu –gıyabında da olsa- alkışlamamak, takdir etmemek mümkün değil…

Nasıl alkışlamazsınız birader;

Genç yazarımız Müşerref Kaya, salt 78 kuşağının eylemini anlatmıyor…

Bu öykünün içerisinde yer-yer 68 kuşağını da ustalıkla yerleşritiyor…

Sanırım bu araya yazarın kısa bir şiiirini paylaşmakta bir zarar olmaz…

‘Türkiye yanlıştan dönmeli, gerçek demokrasiyle yönetilmeli dedikten sonra, duygularını şiirin dizelerine şöyle sıralıyor;

“Sabaha yürümek kalmıştı

Kab-lbimize mühürlenen kelimelerle

Zaman silmişti mevsimleri

Bu öyle bur yaz ki

Hep hafzalarda kalacak

Söz yeterdi

Eşitliği sağlamaya

Hayatı yeşertmeye

Kadınların yüzünü güldürmeye

Cinayetlerle başlıyor günler

İhanetler sığmadı hayata

Kendini unutanlar kaldı

Yıllardan geriye

Yapraksız ağaçlar gibi

‘Devrim Çocukları’ kitabını özetleyerek sonlandıracak olursak;

Bu katıbı sadece 78 kuşağının özneleri değil, 68 kuşağının özneleri de bu kitabı mutlaka ve mutlaka okuladır diye düşünüyorum…

Yani demek istiyorum ki;

Kitap okuma alışkanlağı olanlar, zaten ipin ucunu kaçıranlar…

O halde, ister emekli ol, istersen tezgah başında çalışan birisi..

Eğer geçmişte toplum adına bir sorumluluk üstlenmişseniz;

Bu kitabı okuduğunuzda tekrar anılarınıza geri dönersiniz…

Bu öneri ve duygularla;

Şimdilik kalın sağlıcakla…