BUGÜN CUMARTESİ

KONU ARŞİV BİLGİSİ

Merhaba sevgili dostlar,

Merhaba değerli canlar,

Her cumartesi olduğu gibi;

Bugün de yine arşivlere gireceğiz...

Ve yarım asır öncesine gideceğiz...

Yıl; 1972

Yani bundan 52 yıl önce...

Dar bir vadinin içinde;

Küçücük bir ilçede yaşıyoruz...

İlçenin adı; Dereli...

Genel nüfusu; 36 bin dolayında..

Merkez nüfusu ise; 4 bin filan...

Kendi yağında kavrulan küçücük bir ilçe yani...

İlçe küçücük olmasına küçücük ama;

İleriye dönük düşleri ve beklentileri çok büyüktü...

Hem de öylesine çok büyük ki;

İl merkezi ve kendi ölçeğinden büyük ilçeler kadar performansa sahip olmasa da...

Bazı konularda, onların arkasında nal toplasak da;

Tiyatro ve sanat etkinlikleri konusunda bir hayli iyiydik...

Toplumsal içerikli ve nitelikli 'oyunlar' sahnelenirdik...

Bugünkü sohbetimizde;

Bundan 52 yıl önce sahnelediğimiz, Orhan Asena'nın 'ÖÇ' isimli oyununda rol alan oyuncularından ve oyunun provası, bilet satışı ve oyun sonrası yaşadığımız olaylardan kısaca söz etmek istiyorum...

Yıl; 1972

Yani bundan 52 yıl önce;

Her yıl olduğu gibi 'yaz mevsimi' oyunlarımızın seçimini yapıp ve provalarını yapıyoruz...

Ve güz döneminde de sahneliyoruz...

Sahnelediğimiz oyunun adı; ÖÇ

Eser; Orhan Asena

Oyunda rol alanlar;

Hasso;; Şaban Karakaya

Arzuhalci; Ahmet Tuncer Almalı...

Mübaşir; Rıdvan Dikmen

Yönetmen; Şaban Karakaya

Prova yapılan mekanlar;

Boş bulduğumuz dükkan odaları...

Son provalar; Oyunu sahneleyeceğimiz Aksu Sineması...

Sahnelediğimiz 'ÖÇ' oyununun kısaca öyküsü de şöyle;

Bir toprak ağası olan Şehmuz Ağa, yanaşması olan Hasso'nun güzel karısı Kezzo'yu alır dağa kaçırır...

Yol-iz bilmeyen Hasso, adalete sığınır;

Sırtında bir postaki, ayağında bir çarık şehre iner...

Aldığı tavsiyeler üzerine bir Arzuhalciye gider...

Karısını Ağanın elinden kurtarmak için bir dilekçe yazmasını ister..

Hasso yazdırdığı dilekçeyi alır koşa koşa mahkemeye gider...

Ancak hiçbir sonuç alamaz...

Kısacası, yol-yordam bilmeyen Hasso;

Arzuhalci ile mahkeme arasında gide-gele mekik dokur...

Dilekçe yazdırmaya parası kalmayan Hasso, sırtında gezdirdiği postaki ve daha sonra 'kaplama dişini' Arzuhalciye göstererek ve adeta yalvarırcasına; "Sök dişimi, yap işimi" der...

Arzuhalciyle- Mahkeme arasında gide-gele yorgun düşen Hasso, oyunun final repliğinde;

"Oy babo, ne zor şeymiş adalet kapısından adalet koparmak" diye sitem eder ve oyun biter...

Belki bugün inanmayanlar olacaktır ama...

İnanın bana; (ki, o günleri yaşayanlarda beni doğrulayacaktır)

O, küçücük ilçede, sahnelediğimiz oyunların biletleri 10-15 gün önceden satılır biterdi...

Oyunu sahnelediğimiz akşam;

Esnaf, dükkanının ve iş yerinin kapısını kapatır...

Memur, mesaisi bitince en güzel giysilerini takıp-takıştırır...

Oyunu sahneleyeceğimiz sinema salonuna geliverirdi...

Bu araya küçük bir anekdot sıkıştırmak istiyorum;

İlçemiz Ziraat Bankasında şef olarak görev yapan, Mehmet Işık adında (ışıklar içinde uyusun) çok değerli bir büyüğümüz vardı...

Biraz fazla tutumlu olduğu için sanatsal konulara ilgisi biraz azdı...

Uzatmayalım;

Eşimde ziraat bankasında çalıştığı için, eşimin yanına uğradım..

Ve bankada çalışanların hepsi 'tiyatro bileti' almasına rağmen, değerli büyüğümüz Mehmet Işık'a 'bileti' zor sattım...

Hatta oyunu beğenmezse, biletin parasını geri vereceğime dair de söz verdim...

Her neyse...

Mehmet Işık ağabeyimiz yarı isteksiz ve yarı hatıra-mukabil oyunumuzu izlemeye geldi...

Ve oyunu çok beğendi...

"Beğenmediysen paranı geri verebiliriz" dediğimde de, Hasso rolünde oynayan beni taklit ederek;

"Sök dişimi, yap işimi" diyerek, oyunu çok beğendiğini söyledi..

Ve ardından da; "Böyle oyunlara ben her zaman gelirim" dedi...

Özetle;

Geçtiğimiz günlerde bu oyunun üç oyuncusu olarak bir araya geldik...(2. görselde görülüyor)

Ve o günlerin anılarını yeniden tazeledik...

Son söz;

Bu sizin yaptığınız toplumsal içerikli etkinliklerde 'Arşiv Bilgisi' kategorisine giriyor mu? diye soruyorsanız...

Yanıtın 'giriyor' olacak...

Çünkü, sizlerin de bildiği gibi 'toplumsal içerikli' bir konu 50 yılı aşınca 'arşivlik' oluyor....

Ve bu arşiv bilgilerini beğenmesek de tüm ülkelerde arşivler açılıyor....