Müftü Topcan, hiçbir ayrım yapmaksızın toplumun tüm kesimlerine ulaştıklarını belirterek, “Başkanlığımız, milletimizin harcıdır. Sarıklı mücahitler hep bu millete önderlik etmişlerdir. En zor zamanlarda milletin önünde olmuşlardır. Millet, hocalarına her dönem sahip çıkmıştır. Millet, milli ve manevi problemlerini hocaları ile aşmıştır. Başkanlığımız yediden yetmişe herkesle ilişkili bir teşkilattır. Başkanlığımız güçlü bir teşkilattır. Hocalarımız, Peygamber varisleridir. Kur’an kurslarımız, Suffa’nın varisidir. Camilerimiz, Mescid-i Haram’ın varisidir. Biz, sadece kamu görevlisi değiliz, bir medeniyetin temsilcisiyiz.” dedi.
Önceliğimiz insanlığın derdidir
İnsanlığın derdini kendilerine dert edindiklerini ifade eden Müftü Topcan, “Yolu camiden geçmeyen hiçbir çocuğumuz kalmasın istiyorum. Sokaklarımızda asık suratlı insanımız olmasın istiyorum. Alimlerini kaybeden milletler, geleceğini kaybeder. Yetim olarak yaşarız vatansız ise asla. Cennet vatanda yaşamanın bir bedeli var. Ya şehit ya gazi. Bu millet Peygamber (a.s.) övgüsüne mazhar olmuş bir orduyu bağrından çıkarmış bir millettir. Yarınların nasıl olacağı, bugün nasıl çalıştığımıza bağlıdır. İslam toplumlarının ezilmişliği düşmanlarından değil, kendi zaaflarından, birbirleri ile çekişmelerinden olmuştur. Bizim elimizle bir çocuğumuzun gönlüne Kur’an sevgisinin düşmesi ne kadar büyük bir sevap ise, bizim yüzümüzden İslam’a karşı bir çocuğumuzun kalbine soğukluk düşmesi de bu kadar büyük bir vebaldir. Amacımız iyi insan yetiştirmektir.” diye konuştu.
Tüm imkanlar seferber edilmelidir
Azim ve gayretle çalışılması gerektiğini belirten Topcan şunlara yer verdi: “Ciddi bir muhasebeye ve tefekküre ihtiyacımız var. İmkanları hakkıyla kullanıp kullanmadığımıza şiddetle ihtiyacımız var. Daha sistemli ve koordineli çalışmalıyız. Her kadro ve kademe ile sistemli çalışmalıyız. Daha güzel şeylere imza atmalıyız. İyiye değil mükemmele ulaşmalıyız. İyi için değil mükemmel için çalışmalıyız. 100 adım atma imkânımız varken 95 adım atmışsak 5 adımın hesabını vermeliyiz. Bunun ıstırabını hissetmeliyiz. Hissedebilsek zaten ihmale sebep olamayız. Bilir misiniz ihmal ettiğimiz, hal hatır edemediğimiz her bir gencimiz, yarın bana niye ulaşmadınız diye soracak, dava edecek.”
