“Şehrimizin sevdası, gururumuz Giresunspor, 44 yıllık özlemin ardından yeniden Süper Lig’de”

Bu cümleyi öyle çok duyduk ki son 1,5 sene içerisinde. Neredeyse harfi harfine bir klişe oldu artık. Giresunspor’la ilgili her haberde, yazı veya konuşmada adetten oldu. İyi ki de oldu!

En alt kademeden en tepedekilere kadar emek veren herkesten, tek kuruşluk dahi olsa maddi desteğini esirgemeyenlerden, tek bir maç da olsa tribünde yer alıp sahada verilen mücadeleye şahitlik edenlerden Allah razı olsun. Bu gurur tüm Giresunluların.

Giresunspor’un Süper Lig’de olması kuşkusuz şehrimizin adının daha fazla duyulmasına, tanıtımına ve dolayısıyla birçok yan etkenle beraber ekonomisine önemli katkılar sağlıyor.

Göreceli olarak korkulandan daha iyi geçen bir sezonun ardından ilk senesinde Süper Lig’de kalmayı başaran Giresunsporumuz için bu sezon hiç şüphesiz çok daha zorlu geçecek. Kaldı ki gözbebeğimiz Giresunsporumuz, futbolun zorlu dinamiklerinin yanı sıra maalesef iç çekişme ve hesaplaşmaların kıyısında idare edilmeye devam ediyor.

“Yönetiliyor” yada “idare ediliyor” siz hangisini tercih edersiniz?

Yeri geldiğinde övgüsü, yeri geldiğinde eleştirisi ile Çotanak armasının başarısından başka hayali olmayan insanların kutuplaştırıldığı, oncu-buncu kalıbına sokulup ne üzücü ki Giresunspor maç kaybettiğinde mutlu olmakla itham edildiği bir dönemde “#mutluluksezonu” yaşıyoruz.

Peki mutlu muyuz?

Kendi hesaplaşmaları uğruna Giresunspor’u hedef yapanlarla, kalkan yapanlar hiç kuşku yok ki vakti geldiğinde bunun bedelini ödeyecektir. Ama ne yazık ki asıl bedel ödeyen Giresunspor Kulübü Derneği’nin manevi varlığı ve kalbi Çotanak arması ile atan sıradan insanlar olacaktır.

Futbolun endüstriyelleştiği ve artık devasa ekonomilerle yönetildiği bir devirde küçük bir şehrin futbol takımının Süper Lig’de istikrar yakalaması pek kolay görünmüyor. Kabul etmeliyiz ki çok ama çok zor bir mücadelenin içerisindeyiz.

Geçmiş senelerde fazlaca örneğine şahitlik ettiğimiz üzere, bir çok şehir takımı şaşalı Süper Lig hikayelerinin ardından çok değil birkaç sene içerisinde, altından kalkılamaz düzeyde ekonomik enkazla alt liglerin yolunu tuttu.

Elbette bu seviyede bir futbol takımı yönetmek hiç kolay değil. Ligin zirvesinde neredeyse sınırsız bütçelerle kadro oluşturan şampiyonluk adayları, onların altında sıralanan büyükşehir takımları, alt tarafta ise mütevazi ve kısıtlı kaynakları ile var olma mücadelesi veren, hata yapma lüksü olmayan Giresunspor gibi takımlar.

Genel olarak baktığımızda ne kadar çok paran varsa o kadar güçlüsün gibi bir tablo görünse de zaman hepimize; büyük bütçeleri olan, şampiyonluk ve kupa kazanmış, Avrupa kupalarında boy göstermiş nice kulüplerin, çeşitli yönetim zaafları ile yıkıma uğradıklarını da gösterdi.

Öncelikle futbolu yönetmenin çok zor bir denklem olduğunu hepimizin kabul etmesi ve daha iyi anlayabilmek için bu denklemi oluşturan unsurları bilmemiz gerekiyor.

Profesyonel bir futbol takımının gelir kalemlerini; sponsorluk ve reklam anlaşmaları, yayın gelirleri, stadyum loca, kombine ve bilet satışları, stadyum içerisindeki gelir getiren işletmeler, bağışlar, forma ve lisanslı ürün satışları ile mümkün olursa uluslararası organizasyonlardan elde edilen katılım payları ile oyuncu satışından elde edilecek bonservis gelirleri şeklinde özetleyebiliriz.

Maalesef Giresunspor gibi mütevazi şehir takımlarının elde edebileceği gelirler bu saydıklarımızın sadece bir kaçından oluşmaktadır.

Giderlerin ise büyük kısmını futbolcu ve teknik ekip maaşları, transfer harcamaları, maç primleri ve deplasman giderleri oluştururken, bunlara ek olarak; finansal giderler, kulüp işletme giderleri, personel maaşları, vergi ve sigorta ödemeleri, sağlık harcamaları, stadyum, tesis ve altyapı giderleri ile farklı bir çok kalemi içerisinde barındıran diğer giderler şeklinde sayabiliriz.

Gelir oluşturmadaki güçlüklerle beraber kulüp giderlerinin yönetilmesi de çoğu zaman öyle zor bir hal alabilir ki, doğru planlanmayan bütçeler kulüpleri hızla iflasa sürükleyebilir.

Taraftar gözü ile baktığımızda futbol kulüplerinin tek giderinin futbolcu transferine ödenen paralar veya futbolcuların senelik maaşları olduğunu düşünebiliriz. Hatta kulübün gelirinin yeterli olup olmadığını hiç umursamadan gönlümüzden geçen seviyede bol bol futbolcu transfer edilmesini de isteyebiliriz. Ancak yukarıda da özetlediğimiz gibi durum sandığımızdan çok daha zor ve karmaşıktır. 

Sezon öncesi veya arasında gerçekleştirilen kamplar için harcamalar, futbolcuların hazırlık kampları veya sezon esnasında yaşadıkları sağlık problemleri için tedavi ve ilaç harcamaları, tesislerin bakımları, futbolcular için çıkarılan özel yemekler, neredeyse bir çok yabancı futbolcunun kontratında yer alan; ev, otomobil, sezon içeriside birden fazla defa kendisi veya ailesi ile birlikte ülkesine gidiş dönüş uçak biletleri, performansa dayalı “bonus” dediğimiz ikramiyeler, vs...

Bir yandan tüm bu ekonomik koşulları oluşturmak bir yandan da taraftarların beklediği başarıyı yakalamak hiç kuşkusuz çok zor bir mesele. Ancak bunun belli oranda dahi başarılması saygıyı ve övgüyü hak etmektedir.

Şimdi asıl konumuza giriş yapmaya başlarken futbolda doğru bütçenin oluşturulmasının ne kadar hassas olduğunu somut bir olayla örneklendirelim;

Giresunspor’un TFF 1. Lig’de mücadele ederken; senelik 200.000 Euro maaş ile kadrosuna kattığı bir futbolcusunun sözleşmesinde yer alan; “Kulüp 2020-2021 sezonu sonunda Süper Lig’e terfi ederse futbolcu 100.000 Euro bonus alır” ve ayrıca “Futbolcu, resmi lig maçı kadrosunda yer aldığı maçlarda elde edilen her galibiyet için 1.000 Euro bonus alır” ek maddeleri nedeniyle kulüp futbolcunun senelik 200.000 Euro’luk maaşına ilave olarak yaklaşık 119.000 Euro daha ödeme yapma yükümlülüğüne girmiştir.

Evet, elbette 44 yıl sonra Süper Lig’e yükselmenin maddi bir karşılığı olamaz gibi duygusal düşüncelerimiz olabilir. Ancak burada esas olan bu 119.000 Euro’luk ek ödemenin karşılığının kulübün bütçesinde yer alıp almadığıdır.

Olaya daha iyimser bakalım. Kulüp yönetimi belki de bu oyuncu için 320.000 Euro'luk bir ödemeyi zaten gözden çıkarmış ve bunu performansa dayalı hale de getirmiş olabilir. Ama yine aynı şekilde burada esas olan kulübün bütçesinde bu giderin bir karşılığının olup olmadığıdır.

Tüm bunları ön görüp, bütçenizi futbolcu kontratlarındaki en üst ödemeleri ciddiyetle dikkate alıp gelirinizle denkleştirdiyseniz, kesinlikle doğru yoldasınız demektir ve hiçbir şey sizi yolunuzdan alıkoyamaz. Ancak, buralarda risk aldıysanız başınız gerçekten beladadır ve henüz daha yolun başında kulübü uçurumun kenarına doğru götürmeye başlamışsınız demektir.

Senelik maaşı 200.000 Euro iken bir anda 119.000 Euro’luk ekstra bonusu ile TFF 1. Lig’de bir sezon için yıllık maliyeti 319.000 Euro’ya yükselen bu futbolcunun kim olduğunu hepiniz merak etmişsinizdir. Ama asıl merak etmemiz gereken konu; Giresunspor Kulübü yöneticilerinin 2020-2021 sezonu bütçesini yaparken bu ve benzeri detayları gelirleri ile denkleştirip denkleştirmedikleri yani imzaladıkları kontratlarla kulübü taahhüt altına soktukları bu yükümlülükleri yerine getirip getirmedikleri olmalıdır.

Yazımızın gelecek bölümünde hem oyuncunun ismini öğreneceğiz, hem de çok daha fazlasını.

Peki mutlu muyuz? Bölüm 2: Pyerre ve Diarra Makale: Peki mutlu muyuz? Bölüm 2: Pyerre ve Diarra