Mülakatlar Kaldırılacaktı
Atanamayanlar Atanacaktı
Çünkü;
Cumhuriyetin 100.cü yılına bu yakışırdı...
Ve yakışması içinde;
"100. yılda 100 bin öğretmen" sloganı atıldı..
Seçimler bitince de;
Verilen sözlerin üzerine yatıldı...
Yani bir sonraki 'seçime' kadar rafa kaldırıldı...
Bu vaatler ne zaman mı yapıldı?
Ne zaman yapıldığını hemen söyleyelim;
14 Mayıs'ta genel seçimlerle birlikte yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ön-günlerinde anlatıldı...
Cumhurbaşkanlığı ikinci tura kalınca;
Bu kez daha da üzerine basa basa 'Cumhuriyetin 100. yılında hem mülakatlar kaldırılacak...
Ve hem de 100 bin öğretmen atanacak" diye meydanlarda bangır bangır, gırtlaklar patlayıncaya kadar bağırıp-çağırıldı!...
Yani;
Yıllarca 'atama' bekleyen, umutları tükenip yerlerde sürünen 600 bin dolayında öğretmenin umutları yeniden şaha kaldırıldı...
Şaha kaldırıldı kaldırılmasına da;
Milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri biter bitmez...
Sonuçları lehlerine bitirip, zaferle taçlandıranlar;
Verdikleri sözleri bir daha ki 'seçimlere' kadar rafa kaldırdılar..
Ve rahvan atlarına binerek dört-nala tırısa kalktılar...
Yani başka bir ifadeyle;
'Mülakatları kaldıracağız' vaatlerini unuttular...
Yıllardır 'atanma umudunun ipine sarılan' genç öğretmenleri yine sorunlarıyla baş-başa bıraktılar...
Elinde tapu gibi diploması olmasına rağmen, atanamayan bu genç öğretmenler kimler mi?
Kimler olduğunu hemen söyleyelim;
Sizin mahallede 'bakkallık' yapan herhangi birinin çocuğu...
Bizim köyden veya kasabadan Hasan dayının kızı veya oğlu...
Şu yerlerde emekleyen filanca emeklinin torunu...
Yan bir türlü ataması yapılmayan bu gençler bizim çocuklarımız...
Hani şu atanamayan öğretmenler için;
Benim hiçbir kan bağım yok diye umursamadığımız...
'Bana ne canım' sendeciliğiyle sorunlarından uzak kaldığımız...
Hatta haklarını aramak için meydanlara çıkınca suçladığımız...
Kısacası, sorunlarıyla baş-başa sahipsiz bıraktığımız bu genç öğretmenler bizim çocuklarımız...
Neden sahipsiz diye tanımlıyorum?
Nedenlerim ve gerekçelerim gayet açık;
Bu plansız-programsız, ihtiyaç fazlası öğretmen yetiştirenlere "bu vatandaşların ve onların çocuklarının umudunu neden durmadan sömürüyorsunuz?" diye ne bir soru sorabiliyoruz...
Ne de zaman ayırıp, üzerinde düşünebiliyoruz...
Hadi biz düşünemedik diyelim;
Bu 'atanamayan öğretmenlerin' eline 'yaldızlı diploma' veren Üniversitenin rektörleri...
Eğitim Fakültesinin 'Profesör' unvanlı 'Bölüm Başkanı' ve Öğretim Üyeleri bu konuda bilimsel ve akademik düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmazlar?
Bu da üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir konu...
Özetlersek;
Siyaset Tüccarları 'atanamayan öğretmenler' için seçimlerden önce bol-keseden nutuk atıyor...
Mangalda kül bırakmıyor...
İşini gördükten sonra da;
Verilen vaatler birdenbire unutuluyor...
Ve unutulduğu içindir ki;
Atanamayan öğretmenler, kendi sorunlarını kendileri çözmek için kamusal destekten yoksun meydanları iniyor...
Demokratik ve yasal eylem haklarını kullanıyor...
Ve yönetsel güçlerin kolluk güçleri tarafından itilip-kakılıyor...
Suçlanıyor...
Coplanıyor...
Yerlerde sürükleniyor... Vs...Vs...
Son sözler;
Atanamayan öğretmenlerden bir gurup, 18 Kasım günü akşamı Ankara Ulus meydanında 'Hani 100. yılda 100 bin öğretmen atayacaktınız, neden atamadınız?" diye bir hatırlatma eylemi yaptı...
Bakalım seslerini duyan olur mu?
Bekleyip göreceğiz...