Bi zamanlar bizler de tıfıl iken, bildiği konuları unutan (bi türlü anımsayıp da söyleyemeyen) büyüklerimizi anlayamazdık. Ne bileyim abartılı bulur, palavra diye düşünür, ‘’artizzlik taslıyo’’ falan der, geçerdik.

Yaşlanmak güzeldir elbet, ama bu dediğim muhtemelen başka bişey olsa gerektir. Daha iyi bi tanımlama bulana değin, hadi, ''yorulmak'' deyip geçivereyim.

Yaşam, insanı yorar kardeşlerim.

****

Misal bencileyin, 49 yaşıma değin ''gudurmuş bi yayla camışı'' gibi yaşarken, 50'ime girer girmez derhal gocamıştım!!!

Valla aynen de öyleydi ha, nasıl olduğunu kesinlikle çözebilmiş diğilim; doğum günüm olan 27 mayıs gecesi gayet normalce uyuduğuma eminim, ama 28 mayıs sabahı yatağımdan kahvaltıya kalktığımda, harbiden çok yorgundum yahu!!!

Demek 50 yaş böyle bişiymiş ‘’vay bee’’ diye diye iç geçirmiştim!

(ne güzel, hiç büyümeyen bi çocuk kimliğimle yaşıyordum şu gezegende)

****

Yazının konusunu unuttum iyi mi?

Ne yazacaktım ben ula?

****

Şol yorgun beynimi çok zorladım sabah beri. Ama Türk Halk Müziği’ne ne zaman sevdalandığımı çıkaramadım inanın. Elimdeki mandolin ne zaman bağlamaya dönüştü, İlhan İremli-Erol Evginli Türk Pop müziğini yüreğimin en güzide köşesinde korumaya alıp ne vakit türkü tutkunu oldum?

Bilemiyorum, susun işte!

Aklımdan çıkmayan tek şey; TRT radyolarındaki türkü saatlerini ezbere bilip, kanal kanal dolandığımdır.

****

Türkü defterim de vardı tabi. Cönk sayılır kendi çapında. Divan sayılır. Yüzlerce türkünün sözlerini içeren…

Her öğrendiğim yeni türkü dehşetengiz bi zenginlik katıyordu beynime. Öyle bi adanmışlıktı ki bu, tek dinlemeyle ezberliyordum her türküyü.

Uzatmiyim artık, bu kez becerip de sizi ters köşeye yatıramadım, sözlerimi Arif Şentürk üstada getireceğimi belli ettim iyice. Ehh, getireyim bari.

Tahminen belleğime giren ilk Trakya türküsüydü 'Aman Bre Deryalar'. Tadı bambaşkaydı. Timur Selçuk'un öğrencisi olmama daha 5-6 yıl vardı ama bişeyleri sezebilecek kadar da müzik dürtüsü vermişti yüce yaradan.

Türkü bi değişik güzeldi? Söyleyen adamın sesi? Çok da güzel diğil ama? Bi değişik güzeldi yahu?? Allah Allah???

Deryalar türküsüne âşık oldum.

****

Sonra büyüdüm tabi azıcık. Teveğime yürüyen mübarek suyun da etkisiyle, ''büyüyünce bi gızım olursa adını derya goyacam'' demeye başladım.

O zamanlar bazı şeyler ayıptı tabi. Lise aşkım, ''eşşek gafalı gız'' utanır, kızarır-bozarırdı, ben bu hayalimi yüksek sesle sınıfta söyledikçe.

Yani, mitoz bölünme yoluyla yapacak diğildim ki Derya'yı!!!! Elbette biri daha lazımdı...

Töbe töbe. Neler de yazdırıyonuz bana ahabu saatte?

Siz yok musunuz siz?

Giderek bana benzemeye başladınız.

****

Biz eşşek gafalı gızla beraber büyüdük. Hayatımız liseden sonra hiç kesişmedi, ama hiç de ayrılmadık.

Arif Şentürk'ün vefatı ne demektir benim üçün, anlayabiliyonuz mu?

****

Ben dün gece sabahlara kadar ''Deryalar'' türküsünü dinledim.

Defalarca dinledim.

Defalarca ağladım.

Durduramadım kendimi.

Arif Şentürk olağanüstü bi ses miydi? Kesinlikle hayır!

Deryalar türküsünde müzik bilimi anlamında bi kalite var mıydı? Gatiyyen hayır!

Ama bi başka ''tanımsızlığa'', ''sadeliğe'', ''erişilmezliğe'' sahiptiler.

Hem Arif Şentürk üstad, hem Deryalar türküsü..

****

Kısaca biz'diler.

Yaşanmışlıklar.. Geç kalınmışlıklar.. Çaresizlikler..

Vatanımız.

Şehrimiz.

Lisemiz.

Aşkımız.

 ****

Aman bre deryalar kanlıca deryalar

biz nişanlıyız

ikimiz de bir boydayız

biz delikanlıyız.

''mekânın cennet olsun

hakkımız helal olsun''.