BİR İLÇEMİZ VAR ADI PİRAZİZ

ET HAŞLAMASI LEZİZMİ LEZİZ

Bilenler biliyordur da...

Hala bilmeyenler varsa;

Bunun suçlusu birazda biziz...

Neden 'biziz' diyorum?

Nedenini açıklamadan önce aklıma gelen birkaç örnek vermek isterim...

Örneğin;

'Cağ Kebabı' denilince akla Erzurum geliyor...

'Baklava' denilince Gaziantep düşleniyor...

'Odun Köfte' denilince ilk akla gelen Manisa yöresi oluyor..

İzmit'i 'pişmaniyesiyle' Silifke 'yoğurdu' ile tanınıyor...Vs...Vs...

Kısacası, listeyi uzatın uzatabildiğiniz kadar, uzadıkça uzuyor...

Bize gelince;

Dünyanın en kaliteli fındığı ilimiz Giresun olmasına rağmen, fındığımızı yeteri kadar tanıtmayı beceremedik...

İmalat konusunda 'fındık ezmesinden' öte geçemedik...

Örneğin;

Giresun 'tel kadayıfının' kalitesi her yerde anlatılır ama...

Biz, her ne hikmetse Giresun Kadayıfını yeteri kadar tanıtamadık...

Tanıtmayı bir tarafa bırakın;

Zamanında 'Çavuşlu Ekmeğimize' ve 'Pekmezli Giresun Simit'imize' sahip çıkamadığımız için patentini başka illere kaptırdık...

Diğer taraftan;

Kalitesi Dünya Gıda Örgütü tarafından onanmış 'Şebin-Cevizimizi' global anlamda hala piyasaya sokamadık...

Vesaire, vesaire...

Diğer ilçelerimizde de kendine özgü ve öne çıkardığı ürünleri bizler, ne yazık ki başkaları kadar tanıtamadık...

Bu uzun girişten sonra asıl anlatmak isteğim konuyu gelecek olursak...

Sohbetimizin üst başlığındaki sözü bir kez daha tekrar ederek söylersek; Bir ilçemiz var adı Piraziz, Et Haşlaması leziz mi leziz..

Sözünü ettiğimiz mekanın adı; HAŞLAMACI İLHAN

Kurucu işletmecisinin asıl adı; İlhan ÖZCAN

İşletme 1969 yılında kurulmuş...

Yani kurulalı tam 55 yıl olmuş...

Tam 55 yıl...

Yarım asırdan fazla bir zaman dilimi...

Bunca uzun bir yolculuk, her babayiğidin karı değildir...

Düşünüyorum da;

Bu kadar uzun bir yolculuğun altında salt yapılan 'haşlamanın' ve diğer yan yemeklerin lezzetli olmasına bağlı olmasa gerek...

Yani, bu işin içinde üretilen ürünün kalitesi kadar, müşteri ilişkileri de o kadar kaliteli olmuş olacak ki, bu yolculuk temposunu bozmadan sürüp gidiyor...

Ki, buna bizatihi bende tanığım;

Ne zaman -canım çektiğinde- Piraziz merkezde Haşlamacı İlhan'a uğrasam, bütün müşterilerini kapıda büyük bir saygıyla, güler yüzle karşılayıp içeri buyur ediyorlar...

Müşteri ile gelişigüzel, derme-çatma cümlelerle değil;

Bir tebessümün üzerine yerleştirilmiş en en kibar ve en edebi cümleleri kullanarak, müşterilerini memnun etmeye çalışıyorlar...

Hani lezzetli yemekler için söylenen;

"Bu yemeğin içine sevgini de mi kattın" derler ya...

Sanırım mutfakta haşlama yemeği pişirilirken, içinde sevgilerini de katıyorlar mı, katmıyorlar mı onu bilemem ama...

Personel, müşteriye pişmiş aşı servis ederken içine sevgiyi ve şefkati de kattıkları alenen belli oluyor...

Özetlersek;

İster yalnız yolculuk yaparken, isterse arkadaşlarla birlikte Piraziz tarafına yolculuk yaptığımızda, kendimize bir fırsat yaratıp mutlaka 'Haşlamacı İlhan'a' uğruyoruz...

Tıpkı iki gün önce;

İl Genel Meclisi Üyesi Şükrü Kahraman, Piraziz Ziraat Bankası Şube müdürü Bekir Albayrak, Eleşkirt Deniz Bankası Şube müdürü emekli Ali Kurban ile birlikte 'Haşlamacı İlhan'a' uğrayıp, sözünü ettiğimiz lezzetli haşlamayı ve sütlaç tatlısını ağız tadıyla birlikte yedik...

Son sözler;

Ordu-Giresun Havaalanı yerleşkesine en yakın noktada olan bu yarım asırlık 'İşletme' umarım havaalanına giden-gelen yolcular içinde bir uğrak yeri olur...

Bu duygu ve temennilerle;

Şimdilik kalın sağlık ve esenlik içinde...