Gezmiş, faiz düşürme ısrarının enflasyonu yüzde 18’den 70’lere çıkarttığına dikkat çekerek, “Faiz düştükçe dolar artmış, dolar artınca maliyetler yükselmiş, müteakiben de enflasyon kontrolden çıkmıştır. Çünkü ithalata (dışa) bağımlı bir ekonomimiz var. Başta petrol ve doğalgaz olmak üzere birçok hammaddede dışa bağımlı olduğumuz için doların yükselmesi demek, maliyetlerin yükselmesi demek oluyor. Enflasyonu indirmek için faizi indirdiğimizde, dışa bağımlılığı önceden azaltmış olmamız gerekirdi. Dışa bağımlılığı azaltmadan dolar yükselince, fiyatlar yükseldi ve enflasyon bir anda kontrolden çıktı. Hem de bütün bu yaşadığımız kabus; faizi sadece 19'dan 14'e düşürmek için yaşandı. Bu faiz düşürme ısrarı, enflasyonu 18'den 70'lere çıkarmış, hızla da üç haneli rakamlara doğru ilerletmektedir. Bakanımız "enflasyon, aralık ayından sonra düşecek" açıklaması yapıyor ama aralık ayına kadar nasıl dayanılacak?” diye sordu.

2024 yılının ‘en iyi tabancısı’ YAVUZ 14/MC P35 2024 yılının ‘en iyi tabancısı’ YAVUZ 14/MC P35

“DOLARI DÜŞÜRMENİN YOLU FAİZLERİ ARTIRMAKTIR”

Düşük faizin Türkiye ekonomisine hiçbir fayda sağlamadığını ve sağlamayacağının altını çizen GİSİAD Başkanı Gezmiş şunları kaydetti;

“Dışa bağımlılık bu kadar yüksekken maliyetleri ve enflasyonu düşürecek unsur; faizin değil, doların düşmesidir. Şu an doları düşürmenin yolu ise faizleri artırmaktır. Enflasyon covid'den daha kötü bir salgındır. Polisiye tedbirlerle düşürülemez. Ancak rasyonel ekonomik önlemler, öngörülebilirlik ve güven ortamının sağlanması ile düşer.  Şu an gösterge faizi % 14'tür ama maalesef piyasada böyle bir faiz uygulanmamaktadır. % 14'ten kredi alabilen kimse yoktur. Kamu bankaları kredi kullandırmamakta, özel bankalarda da kredi faizleri % 35 seviyelerindedir. Yani faizin ısrarla ve inatla düşük tutulmasının Türk ekonomisine hiçbir faydası olmamaktadır. Doları dizginlemek için icat edilen kur korumalı mevduat hesaplarıyla şu an zaten dolaylı olarak ek faiz verilmektedir ve bu uygulamanın hazineye ne kadar ek yük getireceği de öngörülebilir değildir. Dolaylı olarak verilen faizlerin yerine direk olarak faizlerin artırılması daha öngörülebilir bir yol olacaktır. Zira ekonomide güven sağlamanın ana şartı öngörülebilir olmaktır.” dedi.